HAMAMLARIMIZ
HAMAM TASI GÜMÜŞ'TEN,
SABAH GELDİM, BEN İŞTEN...
Selâm; Yazıma bir türkü sözüyle başladım.Yine bir anlatım, yine anılar, yine Nevşehir Hamam Kültürü. Bakalım gönülden ne gelecek, dil ne söyleyecek, kalem ne yazacak. Yazanın değil, yazdıranın (RABBİM) hikmetiyle..Bismillah.
Çocukluğumda; Bir Hamam, birde Sinema Kültürümüz vardı. Her hafta Sinemaya, ayda birde muhakkak Hamama gidilirdi. Annelerimizin çok lüksü yoktu şimdiki gibi Altın ayrı, Dolar ayrı, Euro ayrı günü nerdee... Gariplerin gün yapacak parası bile yoktu.
Eşlere boyun bükülür, binbir cilve, naz ile haftada bir Sinema parası, ayda birde Hamam parası istenirdi.
Bazı beyler, çok masraflısın çokk hatun der, hem parayı virir hemide sohranırlardı. Hatunlarımızda az deeeldi. napaah adam, bi hamamadamı gitmiyek, yunmayahmı, çoluk çocuk bitlenecekmi der, savunmaya geçerlerdi. Bazı beylerde hiç itiraz etmez, parayı kuzu kuzu verirlerdi. Annem bu yönde şanslıydı; babam genelde iş nedeniyle, İstanbul'a gittiği için hem zaman, hemde para yönünde heççç sıkıntı çekmezdi...
Bizim evde Hamama ayda bir kez ama illaki sabah gidilirdi. Annem; önce temiz kıyafetlerimizi bohçalar, başka bir çantayada Hamam havlusu, Baş havlusu, Peşkir, Kese, Lif, tarak, Hacı Şakir sabunumuzu ve Hamam taslarımızı koyar. Taslarımızı dedim bah çünkü annemin böyük, benimde güccük birer hamam tasımız vardı. Hepsini hazır eder, bir çantayada, Zeytinyağlı yaprak sarması, Elma, Portakal biraz da ekmek guyar, nevalemizi hazırlar, yola çıhardık...
Nereyemi tabiki Kurşunlu Camiimizin ordaki tarihi, Kubbeli bizim hamamımıza. Neredemi hemen tarif edeyim..
Biz Karasoku mahallesinde otururduk; evimizden çıkınca dibimizdeki tol komşumuz babamın emmioğlu sucu Aliaaanın ve yanındaki amcayın Hüseynanın evide geçince, Tavukçu camimiz vardı, ordan yukarı doğru döner. Eminayın evinin önündeki soku taşının yanından, bakkal Esataaanın köşeye varınca sola döner, bayır aşağı vurur, kasaplar çarşısını boylar, orda biraz soluklanırdıh.
Kolaymı annemde iki yüklü çanta var. At yokk, araba yokk, tabanvayla koştura koştura giderdik...
Anam tekrar çantaları yüklenir, yola koyulurduk. Sağda taş binalı karakolumuz vardı; gri üniformalı, yuvarlak şapkalı bir polis abi kapıda dururdu..
Karşısında Palamut'larin evi vardı, orayı geçince Kurşunlu camiimiz görünürdü. Kurşunlu camiiye varmadan sola döner, bayıraşağı biraz inince hamama varırdın...Orasını Damat İbrahim Paşam yaptırmış, annem öyle dirdi. Biz gapıdan girerdik, kimsecikler olmazdı.
Anamla "Karga kahvaltısını etmeden" yola çıktığımız için hamam tenhaca olurdu. Öğleye doğru kalabalıklaşırdı. Dış kapıdan girince, küçük bir avlu vardı, orayı geçince geniş bir salona girilirdi, tam ortada yuvarlak şimdilerde "Şadırvan" deniyor, üstünden su akan süs havuzu gibi birşey vardı..
Sağda ve solda iki oda bulunurdu. Yüksekçe yerde bir teyze otururdu, annem ona parayı verir birde kese için; marka dediği bakır 10 krş büyüklüğünde plastik yuvarlak alırdı. Soldaki odayı hep biz alırdık, eşyalarımızı guyar koyar,peştamallarımızı sarınır. Anam ayağına ordan tahta nalın giyerdi, biz "Nalik" derdik . Parantez bacaklarıyla tek tek yürümeye çalışırdı, ben çok gülerdim. Çünkü, çok komik olurdu...
Ortada siyah iç çamaşırlarıyla gezen iri yarı çalışan bayanlar vardı; Aklım çıkar, tırsardım. Bunlara "NATIR" denirmiş, Erkekler hamamında çalışanlara ise ise "TELLAK" denirmiş. Annemin hep kese yaptırdığı "Nazik" isminde Natırı vardı, hatunun maşallahı vardı.
Yüzünde kocaman bir ben, hem enine, hemide boyuna babayiğit bir hatundu. İlk ondan duymuştum.
Ellerini, beline koymuş; Hanım hanım babasınıda getirseydin bariii deyişini. Dönüp baktığımda kadının yanındaki ufak, tefek, tıfıl, tırsak erkek çocuğunaydı garezi... Annesi zar zor izin alır, çocuğu içeri sohar, çocuk cıbıl hatunları görünce korkudan "Kirpi" gibi iyice büzülür, gücçüldükce gücçülür anası apar topar, yur, yıkar. Dışarı çıkarır, soyunma odasında giydirir, köşe minderi gibi oturtur.
Elinede bir dürüm tutuşturur, sakın kıpraşma, epmeğini ye, sesini çıkarma diye de sıkılar (tembihler), koşarak yunmaya giderdi...
Gelelim; bize hamamın iç kapısından, soğukluk denen bölüme girerdik, ordanda ufak bir tahta kapıydı, hamama girerdik. İçerisi müthiş sıcak olurdu, dört köşede, dört bölme vardı, aralarda tam ortada kurna olan kısımlar vardı. Anam sağdaki ilk bölmenin demirine havlusunu asar, orayı behlerdi.(işaretlemek). Bölme oda gibiydi köşesinde tek kurna; biri sıcaksu, diğeri soğuksu iki çeşmesi vardı. Önce saçımı, başımı yıkardı, ben gücücük tasımla ıscak ıscak su dökünmeyi çok severdim. Anam ise soğukluğa geçer, kese yaptırırken ben de hem su dökünür hemide "Göbektaşı'ndaki" hatunlara bakardım. Şen şakrak konuşmaları çok ilgimi çekerdi...
"Hamam tası gümüşten,
Sabah geldim yeni işten,
Yaalellii, yaleeelli, dokumacı kızlar...Türküsü taaa o zamandan aklımda kalmış. Ellerindeki tasla tempo tutarak hem söyler, hem oynarlardı. Benimmi içim giderdi de, "Fasulye gibi nimetten" sayılmadığım için, anca alık, alık hayranlıkla seyrederdim....
Annem keselenmesi bitince bi koşu odamıza gider; Elinde ekmek, bi tabak dolma ve Elma, Portakal ile gelir, benide soğukluğa çıkarır, bir köşede oturur, garnımızı doyururduk.
Tekrar içeri girer, annem üçer kere lif atar, başımı da son birkez sabunlar, iyice durular, havluya sarar, bölmenin kenarında beni bekle der, oda liflenir, yunur yıkanır, dışarı çıkardık. Avluda oturma bankları vardı. "Kıyımsız" anam ne hayırsa paraya kıyar; orda kendine madensuyu, banada gazoz alırdı. Dolmaların üstünede gazoz içince dünyalar benim olurdu.
Hemen odamıza çıkar, önce beni giydirir, sonra kendi giyinir. Kirli çamaşırlarımızı, ıslak havlu, Lif, Kese, Sabun hepsini yükleniriz.
"Sıhhatler olsun, Güle güle kirlenin, yine bekleriz" uğurlamasıyle evin yolunu tutardık.
Eve gelince "Anayla kız, Çuvaldız ile biz" yani ikimiz Öğlen uykusuna bi yatardık. Hamam Sefamızı, Uyku Sefasıyla tamamlar. Anacığım üstünede bir keyif çayı demler, çayımızıda içerdik..Sefamız olsun. Değmeyin keyfimize..
Bugünde satırlarımın sonuna geldim. Kırk, elli yıllık bir hamam kültürünü anaadmaya, yazmaya çalıştım. Büyüklerimiz o yokluh günlerinde bile hem çalışmış, çabalamış hemide Sinema ve Hamam Sefalarından vazgeçmemişler.
Sağlıklı, Sıhhatli Günler Diliyorum.
Yasemin Tutuş.
20.01.2021
19.01.2024 NEV-NAR