Kaynaklar :
Saniye Cingi - Türkan Ulutaş ile 24 Mayıs 2003 tarihinde Ankara'da Ercan Dansuk tarafından yapılan mülakattan alınmıştır.
Havva Başar - Nezahat Başar ile 1998'de Nar'da Ercan Dansuk tarafından yapılan mülakattan alınmıştır.
Halim Sabri Güner "Nar'ın Tarihçesi" 15 Ekim 1959 (Daktilo yazması) Haydar Cengiz :"Nar Köyüne Ait Bir Araştırma" Türk Folklor Araştırma Dergisi Ocak 1965 No 136 ss-3694-3697
(Not: Haydar Cengiz makalesindeki bilgileri Halim Sabri Güner'in çalışmasından aynen kaynak belirtmeden kullanmıştır.)
http://www.nar.bel.tr/viewpage.php?page_id=17
Nar'da düğünler eskiden üç gün sürerdi. Hergün ayrı bir tören ve eğlence düzenlenirdi. Düğünden bir gün önce salı günü damadın evinde genellikle damadın akrabaları arasında "Bayrak Alma" iddiası yapılırdı. İddiayı kazanan kişinin evine "Bayrak Duası" ile birlikte bayrak dikilirdi. Herkes bu bayraktan "Güveybaşı" yemeğini bu kişinin verdiğini bilirdi. Düğün, kız evinde çarşamba günü kızın çeyizinin oğlan evine gönderilmesi ile başlardı. Aynı gün gelinin evinde Kına Gecesi yapılırdı. Defçi bir kadının eşliğinde davetliler tükü söylerler ve ağıtlar yakarlardı. Bu ağıtlardan bir tanesi şöyle idi: Evinizin bir kızı idim, Üstünüzde yük müydüm, Damınızın unu muydum Bir kız size çok muydum Ah anam anam ..
Perşembe sabahı erkenden davul sesleri ile uyanılır. Bütün davetliler için yemekler hazırlanırdı. Bu yemeğe "Güveybaşı Yemeği" denirdi. Sofrada en az on onbeş yemek olurdu. Kahveler içilir ve öğlene doğru gençler kız evinden gelini ve "Saysana" denilen gelin eşyalarını almak için Yenge Kafilesi ile yola çıkarlardı.
Kaynak: Mehmet ÖZDEMİROĞLU, Dünya Harikası Nevşehir Nar Kasabası, 2012, Nevşehir.
Düğün: Dellal ile duyurulup davet edilir. Pazartesi bayrak duası düğün başlar. Dua da bayrağı akrabalardan birisi dikerse düğün yemeğini o yedirir. Yoksa ev sahibi kendi yedirir. Çarşamba kız evinde kına olur. Perşemde Seysana dediğimiz gelin hanımın çeyizleri gelir. Arkasından gelin getirilir. Evden çıkan gelin kıza babası; buradan gelinliğinle gittin, gittiğin evden ancak kefeninle çıkarsın der. Cuma günü gelinin kakülü kesilir, akşam damadın arkadaşlarına yemek yedirilir buna askes yemeği denir. Düğüne gidenler börek, baklava, dolaz, aside götürür. Düğünlerde erkekler için davul zurna bayanlar için tef ve kaşık çalgı aleti olarak kullanılır. Türküler maniler söylenir çerez dağıtılır.
"GELİYOR DÜĞÜN ALAYI," "KAYNANALAR ÇEKSiN HALAYI."
(1. Bölüm)
Selâm; Bugün hayırlı bir işe niyet aldım. Bakalım dil ne söyleyecek, kalem ne yazacak, sizler neler okuyacaksınız.
Evlilik diyelim söze girelim. Eski büyüklerimiz oğulları büyüdükçe hayırlısı ile iki ayağını dört edeydik, yuvanı bi guraydık diye telaşeye düşerlerdi.
Gız yetişirkende edep adap, aş iş ööretilir.
El gapısı var öğrende, bi gıyında dursun dinir "Yaptığın iş bizim için, öğrendiğin kendin için" diye de şiverlerdi.
Golaymı gız çocuğu biraz büyüyüp serpilince, evlilik çağının tesbiti için tahta sandalyeye oturtulacah birde ayakları yere basıyorsa "Yandı gülüm keten helva" misali evlenme çağına gelmiş olacaktı.
Nevşeer'de eskiden süper bir dünürcülük sistemi vardı. Gız olan evlerde zabah irkenden evin gızı galhar, dış gapının önünü önce bi sular, sonra çaĺı süpürgesi ile gözelce süpürürdü. Bilinirdiki o evde yetişkin gız var ve gelecek dünürlere gapı açık dimekti...
Erkek çocuklar ise askerden gelince anne, abla evde varsa babanneyi de bir telaşe alır.
Gişilik kıyafetler (yeni Atkı, dimi, entari) giyilir, gapı gapı gız bahılırdı.
Buda gapı önlerinden belli olur, gapı önü süprülmüş gızevinin gapısı çalınır.
Gız anası dünürcüleri içeri buyur eder, misafirler evin temiz, pak emme hep boş duran, eşyaları duvara, duvarı eşyalara bahan, modası geçsede, hiç eskimeyen kanepelerin olduğu evin çoh gıymatlı odasına alınır; gızımız en gözel elbiselerini giyer, misafirlerin ellerin öper, çıharken babaanne heç dururmu adettendir; tekrar görelim, iyice süzelim diye gızımızdan su isterdi.
Gız beğenildiyse bir kaç kere daha gelinir gidilirdi. O arada da gızın gısmetide bir açılır, pir açılır, dünürler gapıyı keser, yolgeçen hanı gibi, biri gider biri gelirdi.
Oğlan evi de geri durmaz, diller dökülür aile ikna edilmeye çalışılırdı. Bilhassa gelin eve alınacaksa;
Bu "BERABER OTURACAH
"GIZINIZINDA CANINA OKUYACAH"
anlamını daşırdı...
Gız evi araştırır soruşturur, gönülleri olursa himen haber gönderilir. Bir akşam erkeklerle gelinir, gayfeler pişer, fincanların altına bahşişler sıkıştılır, bu arada da damat izlenirdi.50...100 atarsa "Bonkör" 5...10 atarsa "Cimri" damat dinirdi.
O bahşişler gayfeyi taşıyan delikanlı ile gayfe pişiren gonşu arasında mutfahta fifti fifti gırışılırdı. (paylaşılır).
Ardından Allah'ın emri, peygamberin gavliyle babadan gız istenir, söz kesilir, dualar edilir, böyüklerin ellerinden öpülürdü.
Gaynata adı belli olsun diye zincir ucunda çerçeveli tam "ATA LİRA" takardı...
Ailenin vermeye gönlü olmazsa eğer gızımız güccük dir, kestirip atarlardı...
Gelelim nişana; sözden sonra ara uzamasın diye aile içi nişan yapılırdı. Goca bir gazanda gırmızı gıda boyası şekerli su ile garıştırılır. Pespembe bir nişan şerbeti yapılır, ince uzun nişan bardakları da sebilhane bardağı gibi tezgaha dizilir, hazır edilirdi.
Erkekler bir odada misafir edilir, yüksük tahılacağı zaman bir oda dolusu kadının içine damat getirilir, aile eşrafından birisi yüksükleri tahar. Sıra hoca efendiye gelir. Örf adetimizde "Gambersiz düğün olmaz" misali nişanlarımız hocasız olmaz, başköşede oturan hocamız duasını ohur, oda cemaatinin amin dilekleriyle, eller yüzlere sürülür, hayırlı bir işe başlangıç olurdu.
Bu arada gelin gızımıza da küpesi, saati, el görümlük 1..2 de bilezik takılır, eller öpülür, şerbetler içilir, (Şinciki gibi nişan pastası, meyvesuyu, colası, fantası nirde)...
Biraz oturlanır, muhabbetle misafirler uğurlanır, gönül hoşluğu ile evlere dönülürdü....
Nişandan sonra ise ara ara gidilir, gelinir, gelingızın hediyesi hiç eksik olmazdı.
Düğüne 1 ay kala bazarlık bozulurdu.
Gelingız ve Damatevi geldigi zaman, Alışveriş yeni sinemanın ordan Manifaturacı Narlılar'dan başlar, Altınökçeden ayakkabılar, Erol mağazasından giysileri alınır, uzun sözün kısası belediyeye kadar tüm çarşı esnafı nasiplenir, herkeş bayram iderdi...
Gelin önceden aldığı öğütleri unutmaz fırsat bu fırsat diyip her istediğini alır,
damadın canınada "OT" tıkardı...
Düğün günü yaklaşır gız evinde bir telaş ki hiç sormayın; çeyizler yıhanır, ütülenir.
Kütük gibi yün yastıklar dolar, yün yorganlar sırınır, bembeyaz hassalar (patiska) ile gaplanır, evin bir odasına çeyiz serilir.
Herkeşe duyurulur, 3 gün boyunca çeyiz gezilirdi. Akabinde çeyizler toplanır, "SEYSANA" için hazır behletilirdi.
Düğünlerimiz genelde Cuma günü başlardı. Davul, zurna eşliğinde bayrak galdırılır, erkek evinin damına asılırdı.
"Bayrağimiz kutsal, evliliğimizde kutsaldı."Cuma ağşamı damat evinde erkekler kendi aralarında eğlence düzenlerdi.
Cumartesi sabah damat tıraşa gider, öğlene de "SEYMEN" gelecek diye; genelde bizim taşev gibi geniş "Hayadı olan" evler hazırlanır, sandalyaler dizilir, gündüz gınasında dağıtılacak iki çuval kabuklu fıstıkta kız evine gönderilirdi.
Seymen gurubunun en önde "KÖÇEK" davul zurna ekibi olurdu. Köçek deyip geçmeyin çok namlı köçekler vardı, bi görseniz ne döktürürlerdi. Arkada sıra halinde ailenin erkekleri, onun arkasında hatunlarımız yürüyerek kız evine doğru giderlerdi.
Gündüz gınasının gapıları çocuklar tarafından tutulur, Damat evinden bahşiler yontulur.Seymen erkekleri dışarda galır, seymen hatunları içeri alınırdı. Dışarda erkekler ağırlanır, içeride gelin gelir, böyük güçcük herkesin eli öpülürdü.
Tam köşede de defçi Elmas oturur, bildigi birkaç türküyle defini öttürür.
Repertuarı kıt olunca amaninn birde istek gelirse ağzını yüzünü eğerdi. Soonasında "Ateş düştü Şalvar'a" türküsünden başlar, "Konyalım"dan sonlar, hem işini yapar, hemide ikide bi defini gezdirir, Bahşiş babında parsayı toplar, paracıkları götürürdü. Mahallenin gızları, gelinleri parmaklarını başlarının üstünde şıklata şıklata göbek atar, hatunların bütün gurtları dökülürdü.
Ardından mahallemizin orta yaş ablaları fıstık dağıtır, seymen gider, gündüz gınası biter, sandınız dimi "pışşık" asıl ağşam gınamız var.
Ağşamdan sonra damat evinden seymenlerimiz tekrar gelir gına gecemiz başlardı.
Gelin önce gelinlikle gelirdi, defçi elmas yine çalar, hatunlar oynardı. Arada irkek gılığına girmiş iki ablamız gelir, çeşitli taklitler yapar, komedi gırla giderdi.
Soonacığıma gelin; damat evinin aldığı gecelik sabahlık takımını, tüylü ponponlu terliğini giyer, tam ortaya sandalyeye oturur, başınada al örtülürdü. Çevresinde gız arkadaşları dizelenirdi. (Şimdiki gibi kına organizasyon ekibi ve nedimeler niirde..)
Ardından defçi Elmas ezdire ezdire maniler söölerken, tepsi içinde gelin gınası gelir, önce ayaklarına soonada ellerine yahılırdı.
Gaynana hatun kasıla kasıla arzı endam eder, gelinin avucuna bir çeyrek guyardı.
Kız evi salya sümük ağlarken,
Erkek evi
"Oğlan bizim,
"Gız bizim,
"Çatlasın gız anası" diye de dircik atardı.
Gece gına biter herkeş evine giderdi.
Pazar sabahı damat evinde gelinden giden damat bohçası dualar eşliğinde açılır, sağ üst köşede resimdeki "ASIM DURUSU" beyin gençliğinde "TRT" belgeseli için damat rolündeki gibi bizim damatda bi gözel giydirilirdi.
Diğer taraftan da davul zurna eşliğinde gız evine gidilir.
"SEYSANA" dediğimiz gızın çeyizleri gamyona yühlenir getirilir, damat evine indirilir.
Gelin odası düzenlenirdi.
Öğleden soona önde gelin arabası, arkada eş dost, arkadaş arabaları bir konvoy oluşturulur, dattari dattari kornalar eşliğinde gız evine gidilirdi.
Gız evinde varsa erkek gardaşı yohsa babası, babasıda rahmetliyse yoksa dayısı gızın gırmızı guşağını dualar ohuyarak bağlar, öğüdünü verir, beyaz duvağının üstüne al duvağını da örter. Damada hitaben gızımızı sana İkinizide Rabbime emanetledim dir.
Gelin ile Damat evden çıkınca gider en dip odada hüngür hüngür ağlardı.
Baba yüreği gızı evden çıkana kadar anca sabrederdi...
Gelin kendi evinden Damadın kolunda iner, gelin arabasına biner. Hasan Emmiden tut, Eski sanayiden itibaren eski Nevşeer iki tur attırılır. Gelin erkek evine inerdi. Hazırlanan buğday ve kuruş paralar bereketli olsun diye gelin ve damadın başından serpilir.
Damat bey gelini eve bırahır, çıhardı.
Gelinimiz erkek evinde toplanan akraba, gonugonşuyla 1 saat kadar göstermelik durur. Yine defçi elmas defini çalar, türküler söyler, oynayan oynardı..
Hazırlanan yemekler yenir, millet dağılırdı.
Gelin odasına çehilir en yakınları kalır.
Ağşam yatsı namazına Damat arkadaşları ve aile böyükleri giderler.
Namaz dönüşünde yine damat dualarla eve getirilir. Arkadaşları tarafından yumruklanarak içeri itilir.
İçeride kılınan iki rekat namazdan soona bir ailenin temeli atılır...
Bugünde karınca kararınca biraz uzunca bayağı uzunca içimden geldiğince nişan, düğün gelenek ve göreneklerimizi yazdım, anaaddım.
Sabırla okumanız dileğiyle...
Sağlıklı Sıhhatli Günler Diliyorum...
Yasemin Tutuş
08.01.2021 NEV-NAR
"OĞLAN BİZİM, KIZ BIZIM," "ÇATLASIN KIZ ANASI"...
(2.BÖLÜM)
Selâm; geçen haftaki yazımda dünürcülükten başlamış düğünde noktalamıştım. Şinci ise devamını yazayım...
"Düğünle çıktık yola,
"Heybemiz söz dola,
"Birazda size gele diyeyim,
"Nikâhımızla gireyim söze....
Gızımızın sözü alınıp, dualar edildikten sonra eller öpülür. Her iki taraf içinde ilk akrabalığın temelleri atılırdı. Çünkü doğacak bebeklerle birlikte Babaanne, Anneanne, Dedeler, emmi, Bibi, (hala) Dayı, Teyzeler ile gocaman bir aile olunurdu.
Birkaç gün sonra bir sabah namazında gız babası, gızından vekalet alır. Damat, gaynata ve iki kişide şahit olmak için birlikte camiye gidilirdi.
Sabah namazı kılınıp cemaat dağıldıktan sonra caminin bir köşesine oturulur, eller diz üstünde hocamız beklenirdi.
Imam nikâhımız; "Nikahta Keramet Vardır" inancıyla, Rabbimin helal kıldığı eşlerin hem birbirine muhabbetini pekiştirir. Hemde namahrem ortadan kalkar, Gökte meleklerin, yerde kulların şahitliği vede hocamızın "Nikah Duası" ile nikah akdi tamamlanırdı.
Önceden güven vardı. Imam nikahi resmi nikahtan önce yapılırdı ama imam nikahı çok suistimal edildiği için; Devletimiz en gözelini yaptı önce Resmi Nikah sonra Dini Nikah dedi.
Rahmetli Turgut Özal döneminde bir reklam vardı. Önce Alışveriş sonra 'FİŞ' diye. Şimdide Devletimiz önce Resmî sonra Dini Nikâh diyerek; her iki tarafı ve gelecekteki çocuklarını da güvence altına aldı.
"ALLAH CC" Devletimize, Milletimize "ZEVAL" vermesin. Amin...
İmam nikâhımız tamam sıra geldi hökümet nikahına. Damat evi gız evine haber gönderir; resmi nikah için vesikalık çekilecek ve belediyeye gidilecek dinirdi.
Gençler birbirini görecek olmanın heyecanıyla, yürekleri pır pır ederdi.
"Edep illede Edep" gız tek gidecek hee ühüü sıkar biraz.
Laf olur, söz olur, belkide ilerde cayılır, nolur nolmaz diye yanına yenge, abla biri katılır, gönderilirdi.
Bu işler nasip işiydi. Ne demişler "GELİN ATA BİNMİŞ YAA NASİP" dimiş.
Resimler çekilir, gençler mahçup mahçup, gizli gizli bakışır, belediyeye başvuru yapılırdı.
Şinciki gibi nerde jet hızı nikahlar. Birde eskiden para filan yoktu benim bildiğim, şinci belediyeye hem başvuruyorsun hemide en son binbeşyüz gaymeydi para yatırıyorsun. Oh ne ala ne ala. Akabinde bi gözel ciger filmi, kan tahlilide cabasi. Bak bunlari tuttum, kalitsal rahatsizliklar tesbit ediliyormuş. Ona göre dohturlar sizi yönlendiriyormuş. Niysemm...
Evlenecek gençlerin ismi "Askı'ya" çıkardı. 15 gün Askı behlenirdi, düğün gününü soranlara Askı'ya çıhtık nikahtan sonra inş. denirdi.
Nikah günü davetiye ile duyurulur.
Eş, dost, akraba, gonugonşu herkeş giderdi. Damat takım elbise giyerdi, Gelin ise tayyör etek veya "Tuvalet" denilen incilli, boncuklu abiye bir elbise giyerdi. (Bu abiye elbiseye niden tuvalet denirdi hiç aklım almazdı.).
Nikah Memuru büyük bir ihtişamla gelir, nikah törenine geçilirdi. Nikah memuruna 3 kere sordurmak adettendi.
Çin işkencesi gibi gelin himen evet dimezdi, bir kerede evet dirse gönüllü gitti dirlerdi...Şahitler huzurunda gelinden 3 evet alınırdı, imzalar atılır, genelde damat gelinin ayaana basardı. Gelin damadın ayağına denk getirip basarsa ilk dersini himencecik orda alırdı.
Damat gelinin gulağına eğilir.
"BURADA AYAĞIMA BASTIN,
"EMME SAKIN DAMARIMA BASMA" dirdi...
Şahitlerde imzalar nikah memurumuzda klişe sözünü söyler. "Belediye başkanının bana verdiği yetkiyle dayanarak sizleri karı-koca ilan ediyorum dir, nikah aktini tamamlardı.
Nikah cüzdanı sonradan gelirdi.
Halk deyimiyle "Nikahı da bastik" erdik muradımıza....
Bizim Nevşeerimizde adetler say say bitmez. Sıra "DUTU" da; dutu düğünden önce hazırlanan bohçalara denirdi.
Damat bohçası en cafcaflı olandı. "Gaynana gazan garası, "Görümce başbelasi, "Damat beyi sorarsan "Baklavanın ortasiydı."
En güzel nakışlı içi dolu bohçalar damat beyindi.
Gaynana, Gaynata boçalarınında Maşallahı vardı. Gaynanaya piyango vururdu.
Golaymı "KOÇ" gibin oğlan doğurmuş, büyütmüş bu bohçayı da haketmişti. Bohçasında ganaviçe işlemeli, garyola takımı ile seccadesi olmazsa olmazdı. Yeleği, Fanilası, Gadife elbiselik kumaşı da cabasıydı.
Evde Görümce, Gayın varsa onlarada kallavi birer bohça hazırlanırdı. En yakın akrabalarda unutulmaz. Ebe, Dede, Emmi, Hala onlarada karınca kararınca bohçalar gonurdu.
Dutu boçalarımız çok zengin olurdu.
Gışlık fanilalar, yün çoraplardan tutunda atlet, dona gadar dürülük herşey gonurdu... nede gözel olurdu.
Gelelim düğün yemeklerimize hani seymen gitmiştik, gelinide alıp gelmiştik ya, düğün yemeklerimiz pişmiş hazır olurdu.
Sofralar kurulur, herkeş sırayla oturur, yemeyen, doymayan kalmazdı.
Rabbim Halil İbrâhim Bereketi verir dolar taşardı.
Önce sofraya Nanesiz Şehriye Çorbası gelirdi. Bamya sırasını beklerdi.
Gıymalı yumurta olmadan olmazdı.
Araya baklava niye girerdi onu hic anlamazdım.
Baklavadan sonra pilav üstü nohut üstüne de "SÜTLAÇ" bal gibi giderdi.
Gelinimiz şanslıydı hem bizimle yer hemde odasında onu kızarmış tavuk ile Baklavası beklerdi, Damat beyle yesin diye...
Şinciyi bilmemde 40 50 sene öncesi Gerdek Gapısı beklenir, birde çarşaf çıkarılırdı.
Vay içerideki guzucukların haline.
Ne disem bilmemki; bence heç iyi bir adet değilmiş. Niyseeem...
Gelinimiz geldi, evimiz şenlendi, baklava ilede tatlandı bitti sandınız dimi cıkks bitmedi. Daha "ERTE" var, ertede kahkül keseceğiz ve güvaa gonduracağız. Düğünün ertesi gün en yakın amca olur, hala olur orada toplanılır, yemekler pişer, sofralar kurulurdu.
Oyunlar oynanır, göbekler atılır, gelinin saçından bir perçem kesilir, buna kahkül kesme dinirdi. Ağşamada Damat ve ailenin erkekleri gelir, yemekler yenir, ikram, izzet, gönül hoşluğu ile evlerine dönülürdü.
Güvaa gondurma; yine en yakın akraba genellikle amcası, yoksa halası yemeğe alırdı. Gelinimizde eli boş gitmezdi. Dutu bohçasıyla gider, hazırlanan yemekler yenir, Hoş sohbet, muhabbet gırla giderdi. Bu akşam yemekleri 1 hafta, 10 gün sürer diğer akrabaların davetiyle yeni evli gençlerimiz ağırlanırdı.
Hep erkek tarafı davet edecek değilya; aradan 2..3 hafta geçince, gız anası gızına hasretiyle, gızının sevdiği yemekleri hazırlar, içine sevgisini de gatarak dünürlerini yemeğe davet ederdi. Misafirler gelir adettendir. KIZ içeri adım atmaz beklerdi, bu "AYAK DÖNMESİ" idi. Nerde benim hediyem demekti. Gız anamız çoktan hazırladığı hediyesini sunardı.
Bu fırın, 3lü ocak veya elektrik süpürgesinden biri olurdu.
Gızımız içeri girer girmez, hasretle ana-kız sarmaş dolaş olurdu. Damatda ciciannenin elini öper, Dünürler gaynaşır yemekler yenir, çaylar içilir.
Sohbet, Muhabbet gırla gider. Gençlerimiz dallı, budaklı olsun, Rabbim boy boy çocuklar versin dualarıyla evlerine uğurlanırdı.
Bugünde satırlarımın sonuna geldim. Örf ve adetlerimiz zor gibi gelebilir emme insanlar böyle gaynaşır, evlilikler muhabbetle kurulur ve uzun ömürlü olurdu.
Sözün özü; biz buyduk, biz bu adetlerimizle yaşadık, büyüdük, çokta memnunduk.
Sağlıklı,Sıhhatli Günler Dileklerimle..
Yasemin Tutuş
10.01.2021
09.03.20204 NEV-NAR
Mehmet Emin Taşcı
Benim düğünüm.Yıl 1968.Hayatta 4 kişi var.Hayattakiler Camıccının mustafa ağanın kucağındaki bacım Müjgan.Fatihşar Erdoğmuş Halil Taşcı Zeynep Gülcan Karataş.Soldaki küçü kız.
Yaşar ALAN - NAR KASABASI FOTOĞRAFLARI
1
2
3
4