NYYSA’ DAN NAR’ A
Arazi : Nar, Türkiye’nin Kapadokya bölgesinde ve Nevşehir il merkezinin 2km kuzeyinde yaklaşık 3000 nüfusa sahip bir orta Anadolu kasabasıdır. Nar kasabası, Nar çayının oluşturduğu derin vadi eteklerinde yer alan eski Narköy yerleşmesi üzerine kurulmuş ve bu vadinin kuzeye devam eden karşı sırtlarına doğru fiziki gelişimini sürdürmektedir.
Jeoloji : Nar kasabasının jeolojik özelliği tüm Kapadokya bölgesinde olduğu gibi eski jeolojik dönemlerde Erciyes Dağı’nın volkanik faaliyetleri sonucunda oluşan kalın ve değişik orijinli tüflerle kaplıdır. Bu jeolojik özellik tüm Kapadokya bölgesinde olduğu gibi kayaların oyulması ile yüzyıllardır kullanıla gelen mağara-ev yapılmasını sağlamıştır.(46*)
Tarihi: Nar Kasabası Tarihinin, kilise mezarlık gibi tarihi kalıntılara bakıldığında Ortadoğu'dan kaçan ilk Hristiyanlara kadar uzandığı görülmektedir. Nar Kasabası ve önceki yerleşim yeri olan Nyssa, bugüne kadar, Roma, Bizans, Danişment, Selçuklu ve Osmanlı hakimiyeti altında yaşamıştır. Nar ismine ise kayıtlarda ilk defa Selçuklu Devleti'nin Danişmentliler' i 1157 yılında yenmesi ile Kapadokya'yı tamamen fethettiği dönemde rastlanmaktadır.(47*) Selçuklular Kapadokya'ya 1067 yılında gelmiş ve bölgede hakimiyeti ele almaları yaklaşık 100 yıl sürmüştür. Selçuklular öncesinde ise Kapadokya Bölgesindeki nüfus ve yerleşmelerin büyük kısmı Haçlı Seferleri ve 11. yy. daki Türk Beylikleri arasındaki savaşlarda yok olmuştur.
Selçuklu Devleti, fetihten sonra bu bölgeyi Müslümanlaştırma ve Türkleştirme Politikasının gereği olarak yeni köy yerleşmeleri kurmuştur. Göre, Nar, Muşkara bu bölgede kurulan yeni yerleşim yerlerinden bir kaçıdır.(48*)Nar'ın yerleşke olarak Nisa (Nyssa) şehri üzerine kurulu olduğu bilinmektedir.(49*)Nar'ın Selçuklular öncesi yerleşimi olan Nisa (Nyssa) şehri bir Bizans şehri idi ve bugünkü Nevşehir ve Nar arasındaki bir yerde bulunmakta idi. Nyssa, 1157'deki Danişmentliler ve Selçuklular arasındaki savaşta tamamen yok olmuştur.(47*)
Nar kasabasının ismi için iki açıklama yapılmaktadır. Birincisi Yunanca kökenli "sulak yer" anlamında olan Nero, Nora, Neroassos kelimelerinden geldiği söylenmektedir. İkincisi ise Arapçada ateş ve cehennem anlanıma gelen Ennar kelimesinden türediğidir. Bu iki yorum aslında Nar kasabasının iki ayrı tarihsel gerçekliğini anlatmaktadır.
Nar Kasabası 11.yy.'da Bizans sonrası Türklerin egemeliğinde, ağırlıklı olarak Hristiyan nüfusça oluşmuş ve göçebe Türklerin de yerleştiği bir köydür. 1584 yılı Tapu-Tahrir Defteri'ne bakıldığında, devlete vergi veren kayıtlı 49 kişinin 34'ünün Hristiyan isimli olması bu olguyu desteklemektedir. Ayrıca çevre köyler içinde sadece Nar'ın sulak olması Nar isminin Yunancadaki sulak yer kelimesinden türediğine dair diğer bir bulgudur.
Ennar ismi ise 18. yy.'da Kapadokya'da artan Müslüman nüfusun ağırlığına dair bir işarettir. Narlıların Nar kelimesinin Arapçadan geldiği söylemesi, Damat İbrahim Paşa'nın bölgeye yönelik Göçebe Müslümanları İskan Politikası dönemi sonrasını göstermektedir.
Nar Kasabasının tarihi yerlerine bakıldığında Nar'ın tarihi hakkında bazı bulgular elde edilmektedir.( )
KAPADOKYA VE NAR KASABASI
Kasabamız Nar, verimli topraklarında bağcılık ve sebzecilik yapılan şirin bir belde. Bir zamanlar zengin su kaynaklarına sahipken suların azalması ile eski tarım beldesi olma özelliği de azalmıştır. İnsanlarımız zamanla farklı mesleklere yönelerek Nevşehir’e ve yurdun diğer şehirlerine göç etmişlerdir.
İnsan, yerleşeceği alanı seçerken verimli toprakları ve suyun varlığını dikkate almıştır. Güneye dönük yamaçlar da yerleşim için uygun özellikler taşır. Bu bakımdan Nar, çok eski zamanlardan beri yerleşilen bir merkez olmuştur. Volkanik arazide oluşan toprakların zengin mineral içeriği sebzecilik yanında özellikle bağcılığın da gelişimini sağlamıştır.
Anadolu, Eski Dünya karalarının merkezinde bulunmaktadır. Kapadokya bölgesi de Anadolu yarımadasının orta kesimini kaplamaktadır. Tarihi süreçte doğudan, batıdan, güneyden ve kuzeydoğudan gelen kavimlerin geçiş ve yerleşim alanı olmuş, birçok uygarlık bu topraklarda doğmuştur. Anadolu kültür çeşitliliği bu uygun coğrafi konumun sonucudur
Kapadokya’da tarih öncesinden itibaren insan yerleşimlerinin varlığını görüyoruz. Hacıbektaş, Avanos, Gülşehir, Acıgöl, Ürgüp ve Derinkuyu’da yapılan yüzey araştırmaları ve kazılarda taş devri ve erken tunç çağına ait buluntulara rastlanmıştır. Kapadokya’da tarihi çağları Hititler ile başlar. Yazıyla başlayan bu dönem daha sonra Tabal Krallığı, Kimmerler, Asur dönemi, Pers İmparatorluğu, Kapadokya Krallığı, Roma İmparatorluğu, Bizans, Selçuklu Devleti, Karamanoğlu Beyliği dönemi, Osmanlı İmparatorluğu ile devam eder. (3)
İlkçağda Kapadokya bölgesinin iki büyük yerleşim merkezi vardı. Bunlar Mazaka-Kayseri ve Tyana-Kemerhisar. Antik çağda bunların yanında şimdiki Nevşehir’in bulunduğu yerde, başta Nyssa olmak üzere pek çok kale ve yerleşim yeri bulunmaktaydı. (1)
1833 ve 1843 yıllarında Anadolu’da seyahat eden Fransız mimar, arkeolog ve seyyah Charles Texier, Küçük Asya, Cilt III, s. 78’de yöremizle ilgili “İstanbul’dan Eskişehir yolu ile Antakya’ya giden büyük yol Nyssa, Sacaena-İncesu ve Kayseri şehirlerinden geçer demektedir.” Yine aynı seyyah, aynı eserin 95. sayfasında verdiği bilgiler de şu şekilde. “Buraya Nevşehir adını Türkler vermiştir. Ancak Rumlar buranın antik dönemdeki adı olan Nyssa adını muhafaza etmektedirler. Yakındaki Nar adında küçük bir köy, mezarlarıyla bilinir. Nevşehir ile Nar’ın hangisinin Nyssa şehrinin yerine denk geldiğini belirlemek zordur. Selçuklu hükümdarlarının bu yöreye güvenlikve rahatlık sağladığı zamanlarda yani 12. Yüzyıl sonlarına doğru Nyssa’nın sakinleri Rumlar bu yeni şehre, Nevşehir’e taşınmış olmalıdır”. (2)
Kapadokya Krallığı M.Ö. 191 yılından sonra Roma İmparatorluğunun himayesine girmiştir. M.S. 17 yılında ise Kapadokya, Roma topraklarına katılır. Kapadokya bölgesinde Hristiyanlık hareketi Yahudi’ler tarafından başlatılmıştır. M.Ö. 586 yılında Babil’i işgal eden Asur yönetimi, Yahudilerin bir kısmını sürgün eder. Dağılan Yahudilerin bir bölümü de Anadolu’ya yayılmıştır. M.S.70 yılında da Roma İmparatoru Titus, Kudüs’ü tahrip ettiğinde Yahudiler ikinci göç yaşarlar. Hristiyanlığın Anadolu’da yayılması göçlerle gelen Yahudiler vasıtasıyla olmuştur. Hristiyanlık Bizans İmparatoru 1. Konstantin zamanında kabul edilen bir din olmuştur. (4)
Hristiyanlığın benimsenmesine rağmen Roma’nın çok tanrılı dininin etkisi devam etmiştir. Nyssa’lı Gregorius’un yazdıklarına göre Zeus’a yönelik ibadet şekillerinden kalıntılar vardı. Antik çağda Vanesa-Avanos önemli putperest merkezlerinden biriydi. M.S.359 Tarihinde Konstantin hayatta iken Olympia şenlikleri hala kutlanmaktaydı ve hala bu dini törenlere katılan Hristiyanlar vardı. (4)
Roma döneminde Kapadokya, kuzey ve güney olarak ikiye ayrılmıştı. Nyssa, güney bölgede alıyor ve yolların kavşak noktasında bulunuyordu. Güney Kapadokya’nın merkezi sayılan Mazaka- Kayseri’ye bağlıydı. (1)
Wikipedia’ya göre Nyssa, Kapadokya’da küçük bir piskoposluk merkeziydi. Kapadokya’nın Üç Babası’ndan Nyssa’lı Gregor (M.S.335-395) burada piskoposluk yapmıştır.
4. Yüzyılın ikinci yarısında Kapadokya, Hristiyan dünyasının en önemli merkezi oldu. “Kapadokya’nın Üç Babası -Three Father’s of Cappadocia” olarak adlandırılan Kayserili Basil, Nyssa’lı Gregory ve Nazianzus’lu Gregory Hristiyan inanç sistemini şekillendirdiler. Kapadokyalı Babalar olarak adlandırılan bu üç din adamı Yunan felsefi okullarının yanı sıra Yahudi ve Doğu geleneklerinden ilham alarak Bizans, hatta Avrupa düşüncesini etkileyen senteze ulaştılar. (5)
Kapadokya’da manastır etkinlikleri 4. Yüzyılda küçük bir topluluk tarafından Kayseri Piskoposu Basil’in öğretileriyle başlatıldı. Basil’in küçük kardeşi Nyssa’lı Gregor da önemli katkılarda bulunur. Göreme çevresindeki manastırlardan Tokalı ve El nazar 10. yüzyıldan, St.Barbara ve Saklı Kilise 11. yüzyıldan, Elmalı ve Karanlık kilise 12. yüzyıl sonu-13. yüzyıl başlarında oluşturulmuştur. Nar’da bulunan kilise kalıntıları kesin bilgiler olmamakla birlikte 4. Yüzyılda yörede yaşamış Hristiyan topluluğundan kalmadır. (6)
Bazı kaynaklarda Nyssa’nın yeri olarak Aksaray, Ortaköy’deki Harmandalı adlı yerleşim belirtilmektedir. Harmandalı, ovada bir yerleşim, Hristiyanlıkla ilgili yapı kalıntısı görülmemektedir. Nyssa’nın, Halys-Kızılırmak kıyısında olduğu olduğu ifade edilse de Harmandalı- Kızılırmak mesafesi kuş uçuşu 11 km. kadar, Nar-Kızılırmak mesafesi de kuş uçuşu 9 km. kadardır. Nyssa’nın Nar, Kasabasının yerinde kurulmuş bir merkez olduğunu kabul etmek daha gerçekçi olarak görülmektedir.
Müslüman Araplar 634 yılından itibaren Suriye’yi (Şam’ı) Bizans-Doğu Roma’dan aldıktan sonra Anadolu’ya girmeye başladılar. Kısa süre içinde Antakya ve Çukurova’ya giren İslam orduları Gülek Boğazından Kapadokya bölgesine girdiler. Günümüzdeki Niğde, Aksaray, Kayseri ve Nevşehir taraflarına ilerleyen İslam orduları ile Bizans güçleri arasında çetin muharebeler oldu. Hz. Osman zamanında İslam Ordusu Kayseri’yi kuşatmış ve haraca bağlayarak geri dönmüştü. Toroslardan ilerleyen İslam orduları ile Maraş ve Malatya üzerinden ilerleyen İslam orduları Kapadokya bölgesinde birleşerek Anadolu içlerine doğru Bizans topraklarını fethe giriştiler. Bilhassa Nevşehir bölgesi İslam ordularının uğrak yeri olmuştur. (1)
Arap akınlarının etkisiyle, tasvir yanlısı bir kısım Hıristiyan keşiş 7.yüzyılda Matiane –Maçan, Korama-Göreme, Ürgüp ve Avanos taraflarına sığınmıştı. Bunlar Nevşehir yöresindeki peribacaların içlerini oyarak yerleştiler. Bizans İmparatoru Leon, ülkede Hz. İsa, Hz. Meryem ve havarilerinin ikonalarını yasaklamıştı. Bizans’ta tasvir kırıcı akım olarak güç kazanan bu hareket (725-843) sebebiyle Kapadokya bölgesine sığınan Hıristiyanların sayısı artmıştı. Bunlar yeraltı mağaraları ve peribacaların içine oydukları kiliselerin duvarlarına korkusuzca kutsal kabul ettikleri ikonaları yaptılar
Nar Belediyesi, Resim Galerisi, Kasabamızdan Resimler, sayfa 1’den bir ve sayfa 2’den iki resim
Selçuklu Devleti, Anadolu’ya egemen olduktan sonra Karadeniz ve Akdeniz’e açılır. Ele geçirdikleri limanlarla deniz ticareti yanında doğu-batı arasındaki İpek Yolu da kontrol altına alındı. Ticaretin gelişmesi, yol güvenliğinin sağlanması için menziller boyunca kale gibi korunaklı hanlar yaptırıldı. Nevşehir Kalesi de savunulması kolay yüksek bir tepeye bu dönemde yaptırılır. Kaleye yerleştirilen güvenlik kuvvetlerinin sağladığı güven ortamında ticaret gelişir, zenginlik artar. Nar’da yaşayan bazı kimseler gelişen ticaret ve güvenlik koşulları nedeniyle çekici hale gelen Muşgara’ya göçmüş olmalılar.
Karaman’da beylik olarak ortaya çıkan Karamanoğulları, Kapadokya bölgesine hakim olurlar. Karaman ve çevresi dışında Niğde, Aksaray, Kayseri ve Nevşehir’de bu döneme ait eserler görmekteyiz. Nar Köy’ün geliri de 1465 yılında Karaman’da kurulan İbrahim Bey İmareti Vakıfına aktarılmaktadır. (
1518 yılında Niğde Sancağının, Ürgüp Kazasının Uçhisar Nahiyesinin 16 köyü vardı. Uçhisar’ın Muşgara, Ortahisar, Nar ve Sulusaray adlarıyla bilinen önemli köyleri bulunmaktaydı. (9)
16. Yüzyılda Niğde Sancağı’nın önemli kasabalarından olan Ürgüb, eski yerleşim merkezlerinden birisidir. Anadolu’nun eski tarihinden bahseden seyyah ve tarihçiler bugünkü Nevşehir’in bulunduğu yerde Nyssa adlı bir yerleşim yerinden bahsederler. Bizans Devrinde önemli bir Rum şehri haline gelen Nyssa’nın Selçuklular devrindeki gelişmesi hakkında bilgi yoktur. Ürgüp köylerinin çoğu Müslüman köyüdür.
Ahalisinin tamamı gayrimüslim olan köy yoktur. Müslümanlarla gayrimüslimlerin birlikte yaşadığı köylerden Çardak’ta Müslüman nüfus daha fazladır. Göre, Muşgara ve Nar’da gayrimüslim nüfus çoğunluktadır. (10)
Narköy, Nevşehir’in eski merkezidir. Nevşehir ise 16. Yüzyılda Muşgara adıyla biliniyordu. (11)
Nar (Nyssa) topluluğundan gelen Rum bir ailenin çocuğu dünyaya geldi. Aziz George Neopolitis olarak tanınan bu Hristiyan din adamı Nevşehir’de Papa Savvas isimli rahip-öğretmenden eğitim aldı. Daha sonra rahip oldu ve ardından papazlığa atandı. Hem Hristiyan hem de Müslüman topluma karşı iyiliksever bir tutuma sahipti. 1797 yılında Malakopi’ye (Derinkuyu) giderken Kopia Deresi civarında çeteciler tarafından pusuya düşürülerek öldürüldü. 1925 yılında, nüfus mübadelesinde mezarından alınarak Yunanistan’ın Neapolis kentine götürülüp defnedildi. (12)
Osmanlı Döneminde Nar’lı din görevlilerinin adı geçmektedir.
Mehmet Efendi, Abdullah Hilmi Efendinin oğlu. 1863 yılında Nevşehir’in Nar Köyü Baş Mahalle’de doğmuştur. “Kuşçuoğlu Mehmet Fevzi Efendi” adıyla tanınmıştır. Köyünden sonra Nevşehir Damat İbrahim Paşa Medresesi’nde derse devam etmiştir. Nar’da Fethiye Medrese’sinde ders vermiştir. (13)
Mehmet Şükrü Efendi, 1845 yılında Nar Yukarı Mahalle’de doğmuştur. Damat İbrahim Paşa Medresesi’nde ve birçok medresede eğitim aldıktan sonra Koçhisar Müftülüğü, Bursa Müderrisliği görevlerinde bulunmuştur. Daha sonra da Arapsun, Kaş ve Avanos kazalarında görev yapmıştır. (13)
Yararlanılan Kaynakalar:
1. Gökhan, İlyas. İslam-Bizans Mücadelesinde Orta Kapadokya Bölgesi (640-962), Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen-Ed. Fakültesi, Tarih bölümü. Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildirileri, 4.Cilt s. 255
2. Texier, Charles. Küçük Asya, 3. Cilt. Enformasyon ve Dökümantasyon Hizmetleri Vakfı, 2002. Çeviren Ali Suat.
3. Türker, Atilla., Tarih Öncesi Nevşehir, Nevşehir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü. Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu, 1. Sempozyum, 1. Cilt, s. 309
4. Adıbelli, Ramazan., Kapadokya’ya Hristiyanlığın Giriş Süreci, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Dinler Tarihi ABD. Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu, 6. Cilt, s.351.
5. Ross,L.Donald., Gregory of Nyssa (335-395), Internet Encyclopedia of Philosopy, Georgetown Üniversity, USA.
6. Unesco World Heritage, Goreme Naitional Park and the Rock Sites Cappadocia’dan
7. Nar Belediyesi, Kasabamızdan Resimler.
8. Uzunçarşılı, İ.Hakkı., İbrahim Bey İmareti Vakfiyesi, Türk Tarih Kurumu, Belleten Dergisi, Cilt 1, Sayı1, sayfa 103.
9. İslam Ansiklopedisi, Nevşehir Maddesi, 33. Cilt, sayfa 64-67
10. Oflaz, Mustafa., 16.Yüzyıl Sonlarında Ürgüp Kazası, Mardin Artuklu Üniversitesi,Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. 1.Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildirileri 5. Cilt, sayfa 313.
11. Sezen, Tahir., TC. Başbakanlık Devlet Arşivleri Müdürlüğü, Yayın No 26, Osmanlı Yer Adları, Ankara 2017.
12. Kappadokis, Dimitrios Katsikas., Aziz George Neopolitis (1730-1797) Aziz George Neopolitis, Biyografisi ve Mucizeleri. Selanik Üniversitesi Araştırmacısı. 1. Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu, 2. Cilt, sayfa 307.
13. Dikici Recep., Damat İbrahim Paşa’nın İstanbul’daki Kütüphanesi ve Nevşehir’li Alim ve Ediplerin Yazma Eserleri, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü. 1. Nevşehir Tarih ve kültür Sempozyumu Bildirileri, 6. Cilt, sayfa 370.
Ahmet Aydoğmuş – NEV-NAR
NYSAA’ YI KİM YIKTI?
Bölüm1 – Kapadokya Tarihsel Sürecine Kısa Bir Bakış
Tarihsel süreç boyunca Anadolu birçok medeniyetin buluşma noktası olmuş yada geçiş güzergahında kalmıştır.
Tarihsel kaynaklara göre M.Ö. 3000 lerden itibaren bir çok devlet, aşiret yada gruplar Anadolu üzerinde yer almışlarsa da: Anadolu topraklarında ilk kurulan devlet yapısı, M.Ö. 2000-2100 yıllarında Kafkasya üzerinden Anadolu’ ya giren ve M.Ö. 1660 larda Anadolu ve Kapadokya bölgesinde hakim bir devlet olan HİTİT lerdir.
M.Ö. 1200 yıllarında Hitit Krallığı Ege ve Kuzey Kavimlerinin saldırıları sonucu yıkılmış ve 100 yıllık bir ara dönem yaşanmıştır.
M.Ö. 900 yıllarında Kapadokya bölgesi Niğde ili civarında eski Hitit beylerinin birleşmesi ile TABAL Krallığı kurulmuş, Hemen tüm Kapadokya bölgesinde hakim olmuşlarsa da M.Ö. 713 yılında LİDYA ve KİMER istilalarına dayanamayarak dağılmışlardır.
M.Ö. 585-550 yılları arası Kapadokya ya kadar uzanan MED istilaları söz konusu olsa da bu uzun bir dönem olmamıştır.
M.Ö. 550 Yıllarında PERS ler Medleri’ de yıkarak Anadolu ve Kapadokya’ ya hakim oldular. Büyük devlet olmanın gereği idari yapılanmaları ile hakimiyet kurup bölgeyi satraplar ile yönettiler. Bu dönem ekonomik açıdan bir gelişme dönemi olup Persleri dini olan zerdüştlüğün yayıldığı hemen bir çok yerde Pagan kiliseleri ve okulları kurulduğu halkın Pers yönetimini benimsediği görülmüştür.
M.Ö.334 yılında MAKEDON komutanı İskender Kapadokya bölgesini ele geçirse de yerine bıraktığı yöneticiler hakimiyeti sağlayamamışlardır.
M.Ö. 335 yılında PERS asıllı bir prens tarafından KAPADOKYA Krallığı kurulmuştur. Yaklaşık 300 senelik dönemde özellikle Kapadokya bölgesi sosyal, ekonomik açıdan en yüksek refah düzeylerine ulaşmıştır. Bu dönemde halkın Perslerden gelen zerdüştlük dinin sürdürdüklerini, özellikle Kayseri, Avanos, Niğde üçgeninde kalan bölgenin ekonomik açıdan bir ticaret merkezi haline gelindiği, antik yapı ve şehirleşmenin üst düzeye ulaştığı görmekteyiz.
M.S. 17 lerde Kapadokya bölgesi DOĞU ROMA nın hakimiyetine geçmiş olsa da Kapadokya Krallığı yönetim yapısına dokunulmamış Krallık bir Roma satraplığı olarak varlığını sürdürmüştür.
Bu dönemde ekonomik zenginliği nedeni ile bölge Hristiyan dininin yayılımının merkezi haline gelmiş ve zamanla bölge halkı Hristiyanlık dinini benimsemiştir.
M.S. 260 lara gelindiğinde Kapadokya bölgesine SASANİ saldırıları başlamıştır. Ancak bu saldırılar devleti ele geçirmeden ziyade sadece talan ve sömürü kapsamından ileri gitmemiştir.
M.S. 590-628 yılları arasında SASANİ akınları şiddetlenmiş: Kayseri başta olmak üzere Nevşehir , Niğde bölgesini kapsayan Kapadokya bölgesindeki tüm şehirler ve dini merkezler yakılıp yıkılmış, halkın büyük kısmı katledilmiştir.
Bu dönemden sonra Kapadokya tüm ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan çöküş dönemi yaşamıştır.
M.S. 709 yıllarında EMEVİ’ ler Kapadokya bölgesine kadar gelmiş ve hakimiyetleri altına almışlardır. 726 yılında Kayseri işgal edildi, Hristiyan halk arap akınlarından korunmak ve ibadetlerini sürdürebilmek amacı ile yeraltı şehirleri ve kaya oluklara yerleşti. Bu dönemde kaya klişe yapıları hızla artmaya başlamıştır.
M.S. 726 yıllarında Bizans imparatoru EMEVİ’ leri yenerek tekrar Kapadokya bölgesine hakim oldu. Ancak bu seferde Müslümanlık dininin etkisiyle olsa gerek ki bölgede yaşayan halka ikonların kaldırılması sebebi ile saldırılarda bulunmaya başlamıştı. Bu dönemde de Kapadokya Hristiyanları ve halk yine inanç ve yaşamlarını yer altı şehirlere ve kaya oluklarda sürdürmeye devam etti.
M.S. 803 yıllarına gelindiğinde ABBASİ halifesi Harun-er Reşid Anadolu’ya akınlar düzenlemiş. Kapadokya bölgesini zabdetmiş. M.S. 831 yıllarında Niğde, Nevşehir civarındaki tüm çayır, mera, buğday ambarlarının bulundukları ve Hristiyan rahiplerin ve halkın yaşadıkları kaya mahaller fethedilmiştir. Bu dönem Kapadokya’ nın bir Hristiyan merkezi olmaktan çıktığı Müslümanlık dininin yayılmaya başladığı bir dönem olmuştur.
M.S. 1071 yıllarında BÜYÜK SELÇUKLU İMPARATORLUĞU ile Bizans arasında yapılan Malazgirt savaşı ile Türk ve İslam orduları Anadolu’ ya girmiş, Anadolu’ da kendine bağlı beylikler oluşturulmasına izin vermiştir. Bu beyliklerden DANİŞMENDOĞULLARI ismini ve varlığını yitiren Kapadokya bölgesinde hüküm sürmüşlerdir.
İbrahim SARIHAN 2024
NYSSA’ YI KİM YIKTI?
Bölüm2 – NYSSA’DAN NAR’A HEP VARDIK!
Nar Kasabamızda yerleşimin ne zaman ve ne şekilde kurulduğuna dair kesin bir kaynağa rastlayamıyoruz.
Ancak tarihsel süreçte incelediğimizde bu bölgede bir yerleşim yeri tanımlamalarına; Bugünkü Nevşehir ile Nar Kasabası arasında olduğu rivayet edilen NYSSA yerleşim yeri olarak rastlıyoruz.
Her ne kadar NYSSA’nın kuruluşu hakkındada kesin bir bilgi olmamakla birlikte: Hititler dönemimde Kayserinin en önemli ticaret merkezlerinden biri olduğu, özellikle Asur ticaret kolonilerinin Kayseri üzerinden bugünkü Avanos-Hacıbektaş güzergahı üzerinden Kuzey Anadolu ve Marmara üzerindeki hatlara, NYSAA-Aksaray üzerinden Ege ve Akdeniz bölgelerine ticaret yolları oluşturduğunu görebiliyoruz.
Pers’ ler döneminde de bu ticaret yollarının aktif olarak kullanıldığına dair kaynaklara erişebiliyoruz.
NYSSA ismi özellikle M.Ö. 335 lerde kurulan Kapadokya Krallığı ilerleyen dönemlerinde duyulmaya başlanıyor.
Özellikle Hristiyanlık dininin yayılmaya başladığı dönemlerde yazılı kaynaklarda NYSSA ismi sıkça geçmeye başlıyor.
Özellikle Yunan gezgin, coğrafyacı, tarihçi, filozof ve yazar Strabon M.S. 18 yıllarında yaptığı gezileri anlatan kitabında NYSSA kentinden bahsetmektedir.
Kapadokya bölgesi Hristiyanlık dininin merkezi haline gelirken: Kapadokyalı Babalar diye anılan üç Kapadokyalı Hristiyan rahip olan Kayseri piskoposu Büyük Basil (330-379); Basil'in küçük kardeşi Nissa psikoposu Nissalı Gregor (335-395); ve yakın arkadaşı, Konstantinopolis Patriği Nenizili Gregorios'dan (329-389) döneminde NYSSA ismini sıkça duyuyoruz.
Yani M.S. 350li yıllarda NYSSA önemli bir ticaret ve dini merkez haline gelmiştir.
Bu döneme ilişkin kaynaklarda Kayseri bölgesinin tamamen ormanlarla kaplı olduğu bu bölgenin orman ürünleri başta olmak üzere ticari faaliyette bulunduğu, Avanos bölgesinin yine o dönemlerde de kilden yapılma çanak, çömlek yapımında faaliyet gösterdiği yazılmaktadır.
Bu dönem itibari ile NYSSA nın bulunduğu coğrafya itibari ile gerek ormanlara sahip olmadığı gerekse çanak-çömlek üretimi için yerinin uygun olmadığı göz önüne alınırsa: o dönemde de bugünkü olduğu gibi üzüm ve zirai üretim merkezi olduğu sonucuna varılabilir.
Yine bu döneme ilişkin yayınlarda Kapadokya bölgesi yerli halkının ürettiği ürünleri depolamak için kayalara oyulan damları kullandıklarına işaret edilmektedir.
Bölge itibari ile Kayseri Ve Avanosun ürettiği ürünlerin depolanması için gerek ürünlerin niteliği gerekse kayalık alanlar dikkate alındığında bu bahsedilen bölgede anlatılan bölgenin bugünkü Ürgüp ile NYSSA arasındaki bölge olduğu sonucu çıkarılabilir.
Bu varsayım ile NYSSA halkının ürettiği üzüm, buğday, arpa v.s. tarım ürünlerini saklamak ve belki de yine o zamanlarda tarımsal faaliyet için gübre ihtiyacı nedeni ile güvercinlikler yapmak için bugünkü NAR kasabası içerisindeki kayalık alanlarda mağara ve damları kullandığı ortaya çıkmaktadır.
Yani NYSSA nın ikamet için kullanıldığı dönemde günümüz Nar Kasabası kayalıkları ürün depoları ve güvercinlik için kullanılmaktaydı.
Kapadokya tarihi sürecinde değişik medeniyetlerin hakimiyetine girmiş olsa da NYSAA’ nın bu şekilde varlığını sürdürdüğü açıktır.
Kapadokya Krallığı ve sonrasında Doğu Romanın hakimiyeti dönemlerinde bu süreci sona erdirecek bir unsur görülmemektedir.
Hatta M.S. 260 larda Sasani akınlarında bile: bu akınların sadece ekonomik talan ve sömürü amacı taşıdığı düşünüldüğünde NYSSA yok olduğuna dair bir işaret yoktur.
Elbette bu dönemlerde tüm Kapadokya da olduğu gibi NYSSA da sasani akın ve talanlarından korunmak için kaya damlar daha güvenlikli ve ulaşılması güçleştirecek önlemler alınmış olmalıdır. (Nar’ daki çoğu kaya damlarda olduğu gibi dam girişlerinin yuvarlak kaya bloklarla kapatılması düzenekleri gibi)
Taki M.S. 590 lardaki II. Hüsrev komutasındaki büyük Sasani saldırılarına kadar.
Kapadokya bölgesi M.S. 600 ler civarında Sasani’ lerin eline geçmiş, M.S. 611 yıllarında Kayseri başta olmak üzere tüm Kapadokya bölgesi yakılıp yıkılmış, talan edilmiş, yerel insanların bir çoğu öldürülmüştür.
Sasanilerin Kapadokya’ nın ticari büyük şehir ve kentlerini tamamen tahrip ettiği bu dönemde, bölgenin önemli merkezlerinden NYSSA’ nında Kayseri ve civarında olduğu gibi taş taş üstünde kalmayacak şekilde tahrip edildiği açıktır. Kaldı ki Avanos bölgesinde de önceden bahis olunan büyük ticari yerleşime ilişkin hiçbir yapı olmaması bu kanıyı destekler niteliktedir.
Bu tarihe kadar NYSSA kentinin tamamen yok olmasına sebebiyet verecek bir yıkım yaşanmamışken bu Sasani saldırılarından sonra NYSSA’ nın tarihteki varlığı sona ermiştir. Bu tarihten sonrada NYSSA ismine hiçbir yazılı kaynakta rastlanılmamıştır.
Tarihi kaynaklarda Kapadokya halkının bu son Sasani saldırılarından kaçmak, korunmak için yeraltı şehirleri oluşturduğu, Kaya mağaralara saklandıkları yazılmaktadır.
Muhtemelen NYSSA halkıda bu akınlarda korunmak ve depolarını korumak amacı ile NAR sınırları içerisindeki depoları olan kayalıklara çekildiler ve orada yaşamaya başladılar.
M.S. 600-700 yıllar arasında tüm ticari ve yaşam alanları tahrip edilen Kapadokya hakı ve NYSSA’ lılar tam bir çöküş dönemine girdiler ve sürekli Sasani tehlikesi altında yaşadılar.
M.S. 709 yıllarında bölge İslam orduları olan Emevilerin hakimiyet dönemine girdi. Emeviler Her ne kadar Sasaniler kadar talan zihniyetinde olmasa da bu sefer İslam Dinini yaymak amacıyla Hristiyanlara yapılan baskılar Kapadokya ve NYSSA’ da tüm halk ve klişe yapılarının bu kayalık şehir ve oluşumlarda yaşanlarını sürdürmek zorunda bırakmıştır.
Bu dönemde NYSSA tamamen yok olmuş ve bu günkü NAR’ da yaşayan yeni bir yerleşim yeri oluşmuştur. Muhtemelen bu dönemde yada sonrasında M.S. 800 ler sonrasında devam eden bu yerleşim yeri Araplar tarafından isimlendirilerek M.S. 600-800 yılları arasındaki (Muhtemelen Emevi hakimiyetindeki) bir dönemde “NAR” ismini almıştır.
Sonuç: Her ne kadar tarihin çeşitli dönemlerinde bu bölgede hakimiyet kuran yada bu bölgeye yerleşen başka insanlarında katılımları olsa da: ister Zerdüşt dinli NYSSA, zamanı ister Hristiyan dinli NYSSA, yada sonrasında İslam Dinini seçen NAR zamanında bu kasabanın bulunduğu konumda her zaman bir yerleşim vardı.
İbrahim SARIHAN 2024
Daha önceki yazılarımda Nevşehir İlinin Damat İbrahim Paşa zamanında kurulduğu, kuruluşunda dönemin göçebe Boynuinceler aşiretinin zorunlu iskana tabi tutulduğu; bunlarda durumu iyi olanların Nevşehir merkezde daha düşük olanların çevre köylere yerleştirilerek bunlara ev ve arazi verildiğinden bahsetmiştim.
1600’lü yıllarda Boynuinceler aşireti Kayseri, Nevşehir, Kırşehir ve Aksaray bölgesinde yerleşik düzende olmayan aşiret mensupları ve bu aşirete bağlı 8 büyük cemaatten oluşuyordu.
1800’ lü yıllara gelindiğinde ise aşiret kendine bağlı 18 büyük cemaatle yaklaşık 10.000 erkek nüfusa (Toplamda yaklaşık 20.000 kişi) ulaşmıştı.
Bunlardan yine yaklaşık 4.800 erkek nüfus Kırşehir, Nevşehir arasında İskan olmuştu.
Kimi zaman aramızda kinayeli espirilerle takıldığımız: Abuuşağı köyünün Boynuinceli aşiretinin Büyüksaları Cemaatinden, Fakıuşağı ve Emmiler köylerinin Küçüksaları cematinden geldiği ve 1729 yıllarında Nevşehir’ de zorunlu iskana tabi tutulan Boynuinceli aşiretine mensup cemaatlerden; Boynuinceli 98 hâne (ev), Büyüksalarlı 102 hâne, Hacıahmedli 60 hâne, Küçüksalarlı 106 hâne, Karacakürdlü 59 hâne, Danışmendli, Dumanlı 127 hâne, Sıdıklı, Herikli 107 hâne, Bekdik 79 hâne, Çeçeli, Kütüklü 35 hâne, Deliler 29 hâne, Savcılı 174 hâne, Kurtulu 43 hâne, Kürdmihmadlı 72 hâne, Horasanlı (Turasanlı) 22 hâne, Kursulu 40 hâne, Kurutlu 40 hâne ve Adakurutlusu 65 hâne olduğu bilgilerine sahipken;
Nar Kasabası’nın o dönem nüfusu ve döneme ait demografik yapısına ulaşamamış olmamız çok acı değilmi?
Kasabamızdaki lakaplardan: İnceler, Karacalar, Kürtler, Delibaşlar yukarıdaki cemaat isimleri ile benzerlikleri tamamen tesadüfmü acaba?
İbrahim SARIHAN - 2024 – NEV-NAR